Simgurg bir diğer adıyla Zümrüdü Anka Kuşu, Pers mitolojisinde ortaya çıkan ve zaman içerisinde doğudaki hikâye ve efsanelerde de yer almaya başlayan bir kuştur. Efsanelerde bu ismi dışında Simurg, Sênmurw, Sîna-Mrû, Anka gibi başka isimlerle de anılmaktadır. Türk Mitolojisi’nde ise “Anka Kuşu” veya “Tuğrul Kuşu” olarak anılan bu kuş yabancı kaynaklarda ise “Phoenix” olarak geçmektedir. Pers edebiyatında Homa olarak tanımlanmış, Arapça kaynaklarda ise Rukh olarak yer almıştır. Son derece önemli olan kuş türü, birçok efsaneye konu olmuştur. Yerli Netflix dizisi olan Atiye’de de Simurg’un hikayesi uzun uzun anlatılıyor. Aranılan gücün aslında kişinin içinde olduğu vurgulanıyor.
Atiye Simurg Kuşu Hikayesi Nedir?
Efsaneye göre kuşların hükümdarı olan ve Kaf Dağı’nda yaşayan Zümrüdü Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürlermiş. Ama içlerinden onu gören olmamış. Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Onun var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip, yolunda gitmeyen şeyler için yardım istemeye karar vermişler.
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Önce ‘Aşk Denizi’nden geçmişler sonra ‘Ayrılık Vadisi’nden’ uçmuşlar. ‘Hırs Ovası’nı aşıp, ‘Kıskançlık Gölü’ne’ sapmışlar. Kuşların kimisi ‘Aşk Denizi’ne’ dalmış, kimisi ‘Ayrılık Vadisi’nde’ kopmuş sürüden. Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını; Balıkçıl kuşu bataklığını özlemiş…
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi ‘Şaşkınlık’ ve sonuncusu Yedinci Vadi olan ‘Yokoluş Vadisi’nde’ bütün kuşlar umutlarını yitirmiş. Kaf Dağı’na vardıklarında geriye sadece otuz kuş kalmış. Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki ‘Simurg – otuz kuş’ demekmiş. Onların her biri birer Simurg’muş. 30 kuş anlar ki aradıkları kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.
Atiye Hayat Ağacı Hikayesi
Hayat ağacı, yalnız ağaçtır ve kâinatın omurgasıdır. Bütün ağaçlardan büyük, gösterişli ve hepsini bünyesinde taşıyan olarak kabul görür, bu sıfatıyla “Han Ağaç” ve “Hakan Ağaç” diye de adlandırılmıştır. İnsanlar kutsal bir bağla hayat ağacına bağlıdırlar, kemik yapısıyla ağaca benzetilirler. Hayat ağacı yer ile yeryüzü arasından gökyüzüne doğru uzanan yol olarak görülür, Kam/Şaman bu yolu ayinleri esnasında kullanır, ruhlar arasında gezinirdi. Hakanlarında zaman zaman bu yolu kullanma yetkisine sahip olduğu düşünülürdü çünkü o Kut almış kişi idi, tanrının yönetme yetkisini ona vermiş olmasının yanın da uluhiyet yetkisi de almıştır. Türklerin inanışına göre hayat ağacı ilk insanın evi ve bütün ağaçların atasıdır. Hayat ağacının ölümle de bağı vardır, ölen kişilerin ruhları onun vasıtasıyla göğe veya yeraltına doğru yol alırdı. Ağacın üzerinde hayvanlar yer almaktadır.
Türk mitolojisine göre, Hayat Ağacı, yer ile gök yaratıldığı zamanda yaratılmıştır. Dalları ve budakları gümüşten, yaprakları altındandır. Gövdesinden ve tepesinden sarı renkte bir sıvı akmaktadır. İnsanların ilk atası Kişi / Âdem / Er Sogotoh, hayat ağacının gövdesinden ve tepesinden çıkan usareyle beslenmiştir. Ağaç, Türk köken mitinin merkezindedir. Türkler, yaratılış ve türeyişlerini ağaçla özdeşleştirir, ağaca bağlarlar. Pek çok efsanede ve mitolojik unsurda bunu görmekteyiz. Türk kozmogonisinde önemli bir yer tutar. Evreni açıklama ve anlamada en güçlü unsur ağaçtır.