Aslında insanoğlunun temel mücadelesi sahip olduğu olumlu imajı korumak ve ona toz kondurmamak. Kendi içimizde, yanlış hareket ettiğimizi ya da hatalı olduğumuzu düşünmeye tahammülümüz yok. Bu uğurda kendimizi savunma ve ikna etme konusunda oldukça yol kat etmiş durumdayız. Beyin asla bilişsel düzeyde yaşadığı uyuşmazlığın yarattığı gerginlikten hoşlanmıyor. Dolayısıyla gerilimi azaltmak için bir tercih yapıyor ve sonra bunun en iyisi olduğuna inanıyor.
Kişi, sigaranın kansere neden olduğunu bilmesine rağmen içmeye başlıyor. Bilişsel uyumsuzluk bu kararın psikolojik bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Uyumsuzluk durumu çok rahatsız edici bir durum, çünkü kendisini ikiyüzlü hissetmesine neden oluyor. Bunu ortadan kaldırmak için bir adım atıyor, ya sigarayı bırakıyor ya da ‘atın ölümü arpadan olsun’ gibi zoraki bir gönüllülük yaklaşımıyla kendini rahatlatarak içmeye devam ediyor.
Neden böyle yapıyoruz sizce?