Öğretmenlik güzel meslek, hele de öğrenme isteği ile yanan öğrencilere sahip olursanız. Bir öğretmen arkadaşımın öğrencisi ile yaşadıklarını aktarmak istiyorum:
“6.sınıfa giren bir öğrencim var. Kitap okumayı çok seviyor. Teneffüslerde bazen elinde kitapla dolaşıyor. Bilemediği kelimelere rastlayınca da gelip bana anlamını soruyor. Eski-yeni demeden her türlü kitabı elinde gördüm. Boş derslerde arkadaşları aralarında oyun oynarken o kitap okumaya devam ediyor. İlk zamanlar, “Acaba sadece elinde mi tutuyor?” diye düşünsem de okuduklarını hemen anlatınca gerçekten okuduğunu anladım.
Bir gün iki poşet dolusu kitapla okula geldi. “Öğretmenim size kitap getirdim. Belki içinden birini beğenip okumak istersiniz.” dedi. Benim okumam için onca kitabı evden taşıyıp okula getirmişti. Mutlu oldum. Yine bir gün kitap okuma saati yapmak için herkese kitap getirmesini söyledim. Bazıları önemsemezken o, getirmeyen arkadaşlarım olur diye düşünerek çantasında fazlaca kitap getirmişti. Birini de okumam için bana verdi.
İşte bu görüntü de yine o sınıftan. Osman, kafasını gömmüş kitabını okurken fotoğrafının çekildiğinden bile habersiz. Etrafında yanında getirdiği kitaplar..”
İşte Osman’ın hikayesi böyle. Aferin sana Osman. Hep böyle kal!